Yerel seçimler için partiler start vermeye hazırlanırken aday belirlemede ve seçim sürecinde neler yapmaları gerektiğine dair önemli iki isimden görüşler aldık.
GreenArt Reklam Ajansı Başkanı Vahdet Erdoğan tanıtım ve reklam konusunda bu yerel seçimlere internetin damga vuracağını söyledi. Çağı yakalamanın gereksiniminden bahseden Erdoğan internet medyasının önemine dikkat çekti . İsmail Kara ise partilere "Y" ve "Z" kuşaklarına dikkat etmeleri gerektiğinin altını çizerken aday belirlemede adayın güvenilir bir profilde olmasına dikkat çekti .
İşte Vahdet Erdoğan'ın o açıklamaları :
etmelidir?
Çok şeye dikkat etmeleri gerekir ama ben
Türkiye'deki genç nüfus dikkate alındığında reklam stratejileri
daha çokinternet üzerinden mi olmalı?
daha çok
Kesinlikle evet . Kampanyalar interneti , sokağı, televizyonları; gençleri , kadınları , yaşlıları ; her yaştan , her eğitinden, her kültürden insanı dikkate almalı. Hiçbir alan ve mecra ihmal edilmemeli, her mecranın ciddi kitlesi var. Bu dönem için en çok da dijital mecra önemli; internet , internet siteleri ve sosyal medya .
30 Mart'ta Türkiye'de yapılacak yerel seçimlerde parti dışında adaylar üzerinden de bir kampanya yürütülecek. Adaylar burada nasıl bir strateji izlemeli ?
Adaylar partilerinin ulusal, il teşkilatlarının yerel kampanya ve stratejilerini içselleştirmeliler, bunları kendi seçim bölgelerinde uygulamaları gerekir. Sonra da bunun ötesine geçerek kendi şehirlerinin ve
kendilerininfarkını ortaya koyacak özel kampanyayı eklemeliler.
kendilerinin
İsmail Kara'nın açıklamaları :
İşin olmazsa olmazı: Aday iyi olacak. Tanınacak, bilinecek, güvenilecek ve inanılacak. Bu seçimde aynı anda çok şey oylanacak. Adayların şehre ilişkin; vizyonları, projeleri , mesajları , tutarlılıkları ve elbette adayı olduğu partinin ana stratejisi. Önce strateji. Sonra konumlama ... Konumlamaya uygun ana mesaj ve alt mesajlar ... Stratejiniz yanlışsa kampanyanızın yeri tarihin çöplüğüdür. Bir de partiler sadece kendilerini ve adaylarını değil, aynı zamanda rakibi de bir yere konumlamalılar . Rakip konumlaması olmayan bir kampanya yeterli değildir.
Bununla birlikte son dönemde sıkça gündeme gelen "Y" ve "Z" kuşakları var. Bu kuşaklar siyasi partilerin çok da tanımadığı bir seçmen profilini oluşturuyorlar. Bu seçimde oy kullanacak olan "Y" kuşağı(1981-1995), toplam nüfusun %24'nü oluşturuyor. Bu hedef kitleye doğru mesaj verebilen parti ve adaylar önemli bir avantaj elde edecekler.
Hedef kitle analizi yapacak olursak 18 yaş üstü herkes bu pazarın içinde... Oldukça büyük bir evren ; 54 milyon kişi... Sadece gençlere bakalım; erkek , kadın , öğrenci , işsiz, ara eleman , beyaz yakalı adayı, girişimci , evli /bekar, kurumsal üyelikleri olan vs vs) Orta yaş için de yaklaşık aynı kırılımlar mümkün... 40 yaş üstü erkek kadın için ayrı , emekliler için de ayrı kırılımlar ve parametreler belirlemek mümkün. Konuya buradan bakınca sosyal medyanın en büyük avantajı bu büyük evreni alt gruplara indirgeyebilmesi. Adaylar ve partiler söz konusu evrende sonsuz veri toplayarak her hedef kitleye uygun mesaj üretebilirler. Elbette bunu yaparken ana stratejiyi daima korumalılar.
Türkiye'deki genç nüfus dikkate alındığında Reklam stratejileri daha çok internet üzerinden mi olmalı?
İnternet mecrası reklam pastasındaki payını her geçen gün artırıyor. Türkiye'nin Twitter kullanıcı sayısı 11 milyon. Bilişim Teknolojileri Kullanım Araştırması 2013 verilerine göre 16-74 yaş grubundaki tüm bireylerin yüzde 39,5'i interneti hemen her gün veya haftada en az bir defa kullanıyor. Bunlar doğru. Ancak iletişim entegre iş. Özellikle siyasal iletişimde sokakta olmazsanız sanki iddianız yokmuş gibi algılanıyor. Partiler az evvel belirttiğim gibi internette spesifik mesajlar verirken sokakta ya da geleneksel medyada ana mesajlarla seçmenin karşısında olmalı.
30 Mart'ta Türkiye'de yapılacak yerel seçimlerde parti dışında adaylar üzerinden de bir kamuoyu yürütülecek. Adaylar burada nasıl bir strateji izlemeli?
Bu seçimde seçmen karşısında sahici aday arayacak. Başkan adayının seçmenin zihnine ve kalbine dokunması lazım. Projeler, vaatler, iddialar ikinci derecede önemli olacak bence. Bu kampanya seçmenin zihninde olacak. Adaylar seçmenin zihnini fethetmeliler. Şu da unutulmamalı; algılar çok kolay değişmez. Partilere ya da adaylara ilişkin oluşmuş ve kemikleşmiş kanaatler varsa ve negatifse; ciddi ortopedik operasyonlara ihtiyaç duyabilir. Eğer adayın temsil ettiği parti ya da adayın kendisi bir itibar sorunu yaşıyorsa, önce zihinlerde bir yapı bozum yapılmalı. Ve elbette sağlam bir mesaj... Sorunlar, iddialar, gerçekler, detaylar bunların hiç biri mesaj değil. Mesaj; net, basit, kısa ve akılda kalıcı olmalı. Mesaj; tüm platformlarda herkes tarafından benimsenecek şekilde senkronize olarak verilmeli. Tıpkı orkestra gibi. Birbirinden ayrı onlarca enstrüman, tek ses...
Kaynak:Haber 7