Sedat Ergin'e Almanya'dan büyük ödül

Almanya'nın yurtdışına yayın yapan özerk yayın kurumu Deutsche Welle DW'nin, Freedom of Speech Award/İfade Özgürlüğü Ödülü bu yıl Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Sedat Ergin'e verildi.

DW Global Media Forum’un ilk gününde Bonn kentindeki World Conference Center'da düzenlenen törende Sedat Ergin'e ödülünü DW'nin Şefi Peter Limbourg takdim etti. DW'nin Şefi Peter Limbourg ile Bild Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Kai Diekmann ödül töreni öncesindeki konuşmalarında basın özgürlüğüne vurgu yaparak Türkiye'de bu konuda yaşanan sorunlardan bahsettiler.
“Ödül ülkemdeki ifade özgürlüğü ile ilgili mesaj taşıyor”
Ödülün ardından Sedat Ergin, İngilizce yaptığı konuşmasında şunları söyledi: “Bu ödülü alırken karışık duygular içinde bulunduğumu itiraf etmeliyim. Ödüller genellikle alan insanlara mutluluk ve sevinç getiren şeylerdir. Aldığınız ödülün konusu ifade özgürlüğü olunca, bu özgürlüğün içinde bulunduğu durumun kaygı verici boyutu kaçınılmaz olarak ağırlık kazanıyor. Ve ödül ülkemde ifade özgürlüğünün durumuyla ilgili bir mesaj niteliği de taşıyor. Bu karışık duygular içinde burukluğun da bir hayli ağır bastığını belirtmeliyim. İfade özgürlüğü, insanlığın en temel değerlerinden biri; insanın toplum içindeki varlığının mütemmim bir cüzü. Yaşayabilmek için nefes almamız ve kalbimizin düzenli şekilde atması gerekiyor. Ve insan olarak yaşadığımızı hissetmek, var olduğumuzu ortaya koyabilmek için de sesimizi çıkartabilmemiz, kendimizi ifade edebilmemiz gerekiyor. İnsan olmanın bu vazgeçilmez gereğini eksilten her şey insanlık idealine ve insanlık onuruna da aykırıdır.”
“Sorunlara fiziki saldırılar da eklendi”
Konuşmasının devamında da ifade özgürlüğünün önemini vurgulayan Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Sedat Ergin, bu konuda Türkiye'de yaşananları şu ifadelerle anlattı: “Türkiye’de gazetecilerin bugün hedef olduğu sorunların uzun bir listesi var. Bunlara ne yazık ki son dönemde fiziki saldırılar da eklenmiştir. Ama diğer meslektaşlarımın karşılaştıkları daha ağır sorunlar karşısında benim burada kendi sorunlarımdan şikayet etmem çok da doğru olmaz. Bugün adliye saraylarına gittiğinizde koridorda duruşmaları için bekleşen sanık gazetecilere rastlamanız bir tesadüf olmaz. Gazeteciler hakkında hakaret ya da teröre destek gibi suçlamalarla açılmış yüzlerce dava ya da soruşturma var. Gazetecilerin, köşe yazarlarının yargılamalarına son aylarda gazetemizde geniş bir yer ayırmak durumunda kalıyoruz. Ben de bir haberden dolayı Cumhurbaşkanı’na hakaret suçundan dolayı 4 yıla kadar hapis cezası yargılanıyorum. Geçen nisan ayında hayatımda ilk kez sanık olarak hakim karşısına çıktım. Duruşma salonlarına daha önce hep muhabir olarak gitmiştim. Sanık sandalyesinde oturmak, hakimin karşısında ayağa kalkıp sorulara yanıt vermek değişik bir duyguymuş. Bu arada, bazı meslektaşlarımızın tutuklanarak cezaevine konmaları, devlet belgelerini yayımladıkları için hapis cezasına çarptırılmaları, uzun tutukluluk süreleri bir başka ciddi kaygı kaynağıdır.”
“Biz sadece işimizi yapmak istiyoruz”
“Türkiye’de sorunun bir boyutu halen yürürlükte olan ve gazetecilerin kolaylıkla yargılanabilmelerini mümkün kılan mevzuattır. Ayrıca, bazı savcıların ve hakimlerin zaten sınırlayıcı olan mevzuatı katı bir şekilde tefsir ederek daha da sınırlayıcı yorumlara gitmeleri gazetecilerin işini iyice zorlaştırmaktadır. Örneğin bugün Doğan Medya Grubu hakkında terörü desteklediği iddiasıyla yedi aydır yürütülmekte olan bir soruşturma söz konusudur. Kabul edin ki, terörü desteklemekle suçlanmak hazmedilmesi kolay bir suçlama değildir. Sonuçta, bütün bu uygulamalar bir araya geldiğinde ifade özgürlüğü üzerinde belirgin bir caydırıcı etki (chilling effect) yaratmaktadır. Ben Türkiye’nin en büyük medya grubunun, en büyük gazetesinin genel yayın yönetmeni olarak görev yapıyorum. Bir genel yayın yönetmeninin duruşu her şeyden önce arkasındaki yayıncının iradesinin de bir yansımasıdır. Bu görevimi yürütebildiysem, bu, büyük ölçüde arkamdaki iradeyle mümkün olmuştur. Bizim Doğan Grubu olarak bağımsız gazeteciliğimizi sürdürmemiz Türkiye’de ifade özgürlüğünün, basın özgürlüğünün en önemli güvencelerinden biridir. Biz sadece işimizi yapmak istiyoruz ve evrensel ölçülerde yapmak istiyoruz. Grup olarak özellikle 2009 sonrasında bunun için büyük bedeller ödedik, ödemeye devam ediyoruz. Gazetemizin uğradığı saldırılar bu bedellerin küçük bir parçasıdır. Grubumuzun karşılaştığı haksız uygulamaların listesi uzundur, ancak bugün burada kendi meselelerimizi sıralamam doğru olmaz. Her halükarda bugün almakta olduğum ödül, benim ve meslektaşlarımın bağımsız gazetecilik hedefi doğrultusunda yolumuza devam etmemiz için büyük bir teşvik olacaktır. Bu vesileyle ifade özgürlüğü ödülü için Deutsche Welle Yönetim Kurulu’na bir kez daha teşekkür ediyorum. Bu ödülü alırken halen dünyanın dört bir tarafında demir parmaklıklar arkasında özgürlüklerinden yoksun bırakılmış olan ya da yargılama tehdidi ya da muhtelif baskı yöntemleriyle korkutulan, sindirilmeye çalışılan bütün meslektaşlarıma dayanışma duygularımı göndermek istiyorum. Bu ödüllerin en büyük anlamı aslında alan şahıs ve kurumların ötesinde demokrasinin en hayati öğelerinden biri olan ifade özgürlüğü idealinin yüceltilmesine sağladıkları katkıdır. Bugün hepimizin burada ifade özgürlüğünü desteklemek üzere bir araya gelmiş olmamız bile yeteri kadar anlamlıdır. Bizlerin ifade özgürlüğü idealini yaşatma kararlılığını sürdürmemiz, bu özgürlükten korkanlara, onu ortadan kaldırmaya çalışanlara verilecek en etkili yanıttır.
Konuşmamı sonlandırırken, 1915 olaylarını soykırım olarak kabul eden bir tasarının Alman parlamentosunca kabul edilmesinin Türkiye’de yarattığı derin hayal kırıklığını da kısaca dile getirmeme lütfen izin verin. Bu karar, Türk halkının çoğunluğu tarafından haksız ve kabul edilemez görülmektedir. Benim hislerim de bundan farklı değildir. Evet, iki komşu ülke arasında bir uzlaşma ihtiyacı vardır. Fakat Alman parlamentosunca kabul edilen türde bir karar, bu çabalar üzerinde ters bir etki yaratır. Bu kararın Türkiye ve Almanya ilişkilerine de olumsuz etkide bulunacağını ve bu ilişkiyi daha da karmaşıklaştıracağını söylemeye bile lüzum yok.”
Ödül geçtiğimiz yıl ise Raif Badawi'ye verilmişti
Freedom of Speech Award geçtiğimiz yıl ise, Suudi Arabistan'da sisteme yönelik eleştirlerde bulunduğu için 10 yıl hapis ve bin kırbaç cezasına çarptırılan Blog Yazarı Raif Badawi'ye verilmişti. Freedom of Speech Award, ifade özgürlüğü için mücadele eden kişi ve kurumlara veriliyor.
15 Haziran’a kadar sürecek olan ve 90 ülkeden 2 bin 300 kişinin katıldığı DW Global Media Forum 2016’da “Medya, Özgürlük ve Değerler” konusu tartışılacak.
Ödül törenine Doğan Media International Genel Müdür Sevda Boduroğlu da katıldı.
Doğan Haber Ajansı-Almanya
Paylaşki Değeri Artsın :
Print PDF
 
Support : Site Yaptır | Web Destek | Danışmanlık
Yazılım/Tasarım : ERSA
Copyright © 2013. İstanbul Haber Gazetesi - İstanbul'un Sesi
Ersa Tasarım
Copyright 2012 Site Oluştur | Bu Bir Er-Sa Markasıdır. Tasarım: Creating Website