MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli: Terör bitsin de isterse sonumuz darağacı olsun

Partisinin grup toplantısında konuşan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Yeter ki Türkiye ve Türk milleti barış, huzur ve sükunet bulsun, yeter ki terör hayatımızdan kalıcı olarak sökülüp atılsın, bizim sonumuz da varsın dar ağacı olsun. Terörsüz Türkiye'nin arkasındayız. Terörsüz Türkiye, Türk milletinin tavizsiz kararıdır" dedi. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında açıklamalarda bulundu. Devlet Bahçeli'nin açıklamalarından öne çıkanlar şöyle: Merhum Türkeş Bey'in iki emaneti, MHP ve Ülkü Ocakları emin ve ehil ellerdedir, layıkıyla temsil edilmektedir İçi akrep dolu altın kabın etrafında el ovuşturup pay kapmanın telaşına düşen, iç alemi tanımadan dışıyla alakadar olan, özel ve içeriye değil de görünen ve gösterilenle ilgilenen yağmacı aymazların bu müjdeye uzak kalacağı çok açıktır Siyasi hayatları boyunca devamlı istasyon değiştirerek ne kemiksiz menfaat düşkünü olduklarını belgeleyenler fitnenin silahına sarılmışlardır "Terörsüz Türkiye" hedefine cephe açan düzenbaz, fitnebaz ve matrabaz siyaset cambazlarının haysiyetlerindeki zaafı, hüviyetlerindeki zayıflığı görüyor bunların alayının beş para etmez ciğerini yakından biliyoruz "CUMHUR İTTİFAKI, HER ZAMAN ÖĞRETMENLERİMİZİN YANINDA OLACAK" Öğretmenlik cevheri özenle ve özgüvenle işleyen sanatkarlık, şahsiyeti kalem, kelam ve kitap teknesinde yoğuran âli cenaplık, geçmişi özümseyip geleceğin sahnesini kuran sancaktarlıktır Mutsuz, umutsuz ve huzursuz öğretmen kaygılı ve aklı karışmış nesillerin maalesef hazırlayıcısı olacaktır. Türkiye'nin sahip olduğu öğrenci kapasitesi pek çok ülkenin toplam nüfusundan daha fazladır "Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhur İttifakı, her zaman ve her daim öğretmenlerimizin yanında olacaktır. Ümidim ve dileğim, atanamayan tek bir öğretmenimizin dahi kalmamasıdır. KPSS sorularına göre ilk 20 bine giren ve atanmayan, hak kazanan ama mülakatlarda elenen 1.611 öğretmen adayımızın haklarının iadesi; bu suretle ilave kontenjan tahsisinin ifası; 2024 KPSS'de yüksek başarı gösterip dereceye giren ancak kısıtlı kontenjanlar sebebiyle ataması yapılamayan öğretmen adaylarımıza ek kontenjan hakkı tanınması; 2025 Akademi Giriş Sınavı sonuçlarına göre sadece 10.000 kadro ihtiyaç edilmesinin mağduriyetlere yol açmasından mütevellit bu sayının arttırılması; ayrıca, 14 aylık akademi eğitiminin uzunluğu dikkate alındığında bu eğitim süresinin makul sınırlara çekilmesi, teklif ve temennilerimizden bir kısmıdır. Türkiye'de okul öncesi eğitim, ilköğretim ve orta öğretim düzeyinde yaklaşık 19 milyona yakın öğrencimiz bulunmaktadır. Bunun yanı sıra, 208 yükseköğretim kurumunda 6 milyon 800 bin gencimiz öğrenim görmektedir. Bu çarpıcı gerçekten anlaşılacağı üzere, Türkiye'nin sahip olduğu öğrenci kapasitesi pek çok ülkenin toplam nüfusundan daha fazladır. Bu, aynı zamanda doğru alanlara, doğru vasıtalarla, milli ve manevi temelde temelküz edecek, sağlam ve sağlıklı politikalarla yönlendirilmeyi bekleyen muazzam bir potansiyele işaret etmektedir. Gördüğümüz kadarıyla, şu anda görevini başarıyla yürüten Milli Eğitim Bakanımız ve Bakanlık personeli fedakârlıklarla çalışmalarına devam etmektedir ve desteğimiz tamdır. "VAZGEÇİLMEZ BİR DEĞER VE ÖNEMDEDİR" Değerli dava arkadaşlarım, Türkiye kendi içine kapanarak, kabuğuna sığınarak, küresel ve bölgesel gelişmeleri yedek kulübesinden izleyerek yeni yüzyıla istikamet çizemez. Hep bir adım önde olmak, dünyayı Türkçe okumak, Başkent Ankara merkezli politik dinamiklere sıkı sıkıya bağlanmak vazgeçilmez bir değer ve önemdedir. Asıl mesele, değişen dünyaya edilgen bir şekilde ayak uydurmak değil; yeni bir dünya mimarisinin taşıyıcısı, fikir ve kuvvesiyle öne çıkmak, öncü rol oynamaktır. Bunu söylerken müessir referansım, muhteşem tarih müktesebatımızdır. Tarih şuurundan yoksul kişi ve toplumlar, kendilerine ancak bir vasıta, bir alet veya bir gölge, nasıl ortaya çıktıklarını bilmeyen bir parça sanacaklardır. Bundan dolayı da kendi varlıklarının devamını, hatta mutluluklarını başka yerlerde, başka milletlerin coğrafyalarında arayacaklardır. Bizim böylesine ne bir arayışımız ne de bir düşüncemiz vardır. Bugün yaşadığımız an, yüzyıllar boyunca sürmüş mücadelelerin, heyecanla ve bedel ödeyerek çizilmiş olan haritaların yeni bir geleceğe açılan kapısıdır. Bundan mülhem diyebilirim ki, tarih sadece keşfedilen ve yalnızca seyredilen kuru olaylar resmi geçidi değil; aynı zamanda önümüze konan ve bir bakıma hâlâ tekemmül etmemiş, yaşayan bir hayattır. Bizi köksüzlükten kurtarıp ebediyete akıp giden coşkun bir nehre dönüştüren Albay'ın yanında ve yakınındaki askerlerin engellemesiyle silah patlamasa da, ordu içindeki ikiliğin volkan ağzı gibi patladığı ve sıcak lavlar gibi açığa çıktığı meydandaydı. Ne hazin verici bir tablodur ki, Albay Efe Kazım iddia ettiğine göre Kolordu Kumandanı Kara Sait Paşa hürriyet ve itilafçıydı. "Edirne'ye Enver gireceğine Bulgar girsin" sözü, nasıl bir felaketin içine sürüklendiğimizin vahim bir itirafı değilse, sorarım sizlere, acaba nedir? İzahı ne şekilde yapılacaktır? Balkanları kaybettiysek, bunun yegâne nedeni birbirimize girmemiz, birbirimizden kopmamızdır. Çanakkale'den tutun da Milli Mücadele'ye varıncaya kadar neyi kazanmışsak, neyi başarmışsak, hangi zaferlere imza atmışsak, milli birlik ve kardeşliğimizin muazzez iradesiyle olmadı mı? Üzerimizde oynanan oyunlara, aramıza sokulmak istenen fitnelere rağmen al bayrağımızı yükseltmedik mi? İstiklal onurumuzu yüceltmedik mi? Aziz milletimizin tekmil nefer ve fertleri, doğudan batıya, kuzeyden güneye kenetlenerek, düşman postallarıyla çiğnenen vatanımızı şehit kanlarıyla yıkayarak temizlemedi mi? İstiyorlar ki birbirimize küselim ve birbirimizden kopalım. Bekliyorlar ki evlatlarımızın bayrağa sarılı tabutlarını omuzlarda taşıyalım. Diyorlar ki analarımız ağlasın; nasıl olsa ağlayanlar onlardan değil. Diyorlar ki eşkıya dağlarımızdan geçsin, fidan gibi kınalı kuzularımız toprağın kara koynuna girsin. Tahakkümün zincirleri kırılıyor; bundan ürküyorlar. Bölücülüğün kaynağı kuruyor; bundan korkuyorlar. Terörün bir dişiyleş zamanı olarak, barış ve huzur kuşağının iç cephemizi saracak olmasından da aşırı derecede rahatsızlık duyuyorlar. Türk ile Kürt'ü düşman etmek üzerine kurulmuş bir buçuk asırlık emperyalist komplo yerle yeksan ediliyor. Bundan dolayı uyuşmuş vicdanlarıyla son kozlarını oynuyorlar. Yurdunu alçaklara uğratmamak uğruna göğüslerini siper eden bütün şehitlerimizle övünüyoruz. Hiç kimse şehitlerimiz üzerinden istismar parantezi açmaya kalkışmasın. Türk milletinin bağımsız ve onurlu yaşaması için, bir gül bahçesine girercesine kara toprağa düşmüş kahramanlarımıza minnet duyuyoruz. Hiç kimse minnet duygumuzla boy ölçüşmeye yeltenmesin. Terörsüz Türkiye, Türk milletinin ve Türk devletinin tavizsiz kararıdır. Bu karar ve kararlılığı sekteye uğratmaya, sabote etmeye hiçbir hayasız hamâkat ve hamaset siyasetçisinin takati yetmeyecektir. Merhum hocamız Prof. Dr. Ahmet Süheyl Ünver diyor ki: "'Bu beni alakadar etmez' dediğiniz gün, bu ülkeye en büyük suikastı yapmış olursunuz. Aksini vatana ve millete hizmet sayarım." "BENİ ALAKADAR ETMEZ" DİYENLERİN ALAYI BİRDEN SUİKASTÇIDIR" Türkiye'nin terörden arınması ve arındırılması konusunda "Beni alakadar etmez" diyenlerin alayı birden suikastçıdır. Neymiş, bizi yargılayacaklarmış. Neymiş, bizden hesap soracaklarmış. Neymiş, anayasa ve kanunlara göre suç işliyormuşuz. Siz yargılasanız yargılasanız, çantacı pesbahiyelinizi ve cukka düşkünlüğünüzü yargılarsınız. Bakınız, şu yaşımda mertçe ve dürüstçe haykırıyorum: Yeter ki Türkiye ve Türk milleti barış, huzur ve sükunet bulsun. Yeter ki terör hayatımızdan kalıcı olarak sökülüp atılsın. Bizim sonumuz da varsın dar ağacı olsun. Kurt izine karışmış çakal izinin sahte meydan okumalarına aldırış etseydik ya ülkümüzden ya da ülkemizden çoktan şüpheye düşerdik. Kurdun takip edeceği yine kurttur. Kimin kemik peşinde koşacağının cevabını verecek olanlar da bellidir. "TERÖRSÜZ TÜRKİYE'NİN EN CİDDİ MUHATAPLARINDAN BİRİSİ İMRALI'DIR" Şüphe, istismar; güven asıldır. Bizim tarafımız, asil Türk milletinin yeridir. Terörsüz Türkiye'nin en ciddi muhataplarından birisi İmralı'dır. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde kurulan Millî Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'nun geçtiğimiz Cuma günü İmralı'ya gitmek üzere nitelikli çoğunlukla aldığı karar doğrultusunda Milliyetçi Hareket Partisi, AK Parti ve DEM Parti'den birer milletvekilinin adaya gitmesi tarihî bir gelişmedir. Bu vesileyle genel başkan yardımcımız ve İstanbul milletvekilimiz Sayın Feti Yıldız ile diğer milletvekillerimize yürekten teşekkür ediyorum. Cumhuriyet Halk Partisi ve komisyonda bulunan diğer partiler İmralı'ya gitmekten sarfınazar etmişler. Varsın etsinler, hiç sorun değil. Ondan bundan medet umarak terörsüz Türkiye hedefini takip etmiş olsaydık, onun bunun ağzının içine bakarak izin ve icazet arasaydık, böylesi ağır bir sorunu bırakın konuşmayı, yerimizden bile kıpırdayacak kudreti bulamazdık.
Paylaşki Değeri Artsın :
Print PDF

Yükleniyor...

Son Yazılar

Köşe Yazarları

Popüler

 
Support : Site Yaptır | Web Destek | Danışmanlık
Yazılım/Tasarım : ERSA
Copyright © 2013. İstanbul Haber Gazetesi - İstanbul'un Sesi
Ersa Tasarım
Copyright 2012 Site Oluştur | Bu Bir Er-Sa Markasıdır. Tasarım: Creating Website