Yaka köyünde bir ‘cazgır’ muhtar


Halı saha turnuvalarının aranan oyuncusu, usta bir avcı, cevval bir balıkçı ve arıcı. Bu muhtarda yok yok. Yaka köyünün muhtarı İhsan Çelik ile konuştuk.
Şile merkezinden 35 kilometre uzaklıkta bir köy Yaka. Ulaşmak için dağları tepeleri aşmak zorundasınız. Baharneşesinin yeni yeni canlanmaya başladığı bir tabiatın içinden geçerek öğle vakti varıyoruz Yaka’ya. Köy meydanındaki kahvehanede çay içen birkaç ihtiyar dışında kimsecikler yok etrafta. Soluklanmak için girdiğimiz köy kahvehanesinde Yaka muhtarı İhsan Çelik’ten telefon geliyor: "Gelin sizle bir yemek yiyelim önce" diyor. Toparlanıp muhtarın tarif ettiği yere gidiyoruz. Hemen karşımızdaki ‘Cazgır’ isimli bir emlâk dükkânından çıkarak yanımıza geliyor. 40’lı yaşların hemen başında, genç, dinamik ve konuşkan biri. Bizi alıp köyün en meşhur lokantasına götürüyor.Yöreye özel tavuk çorbasından yiyoruz. O esnada anlatmaya başlıyor muhtar Çelik: “Bana ‘cazgır’ derler. Bakın dükkânımın ismi de Cazgır Emlâk. Ben bir işi yapmaya karar verdiğim zaman onu mutlaka yaparım. Lakabım bu yüzde cazgır" diyor. Kendisine yakıştırılan lakabı hakettiğini kanıtlamak istercesine muhtarlığa geldiği günden bu yana köy için yaptığı her yeniliği bir çırpıda anlatıveriyor. “Bu muhtarda yok yok” dedirtiyor anlattıklarıyla. Halı saha turnuvalarının aranan oyuncusu, usta bir avcı, cevval bir balıkçı, arıcı, çiftçi yani her maharet var muhtar Çelik’te.“Gelin size köyü gezdireyim”diyerek arabasını çalıştırıyor ve Yaka gezimiz başlıyor.
ihsan çelik
Muhtar İhsan Çelik’le birlikte yol olmak bir hayli güç. Çünkü yolda her gördüğü köylüye ya durup selam veriyor ya da korna çalıyor. Böylece köyün merkezinden geçerek bir dereye iniyoruz. Yaka deresiymiş burası. İstanbul’un önemli barajlarından Darlık Barajı’nı besliyor dere. Yeşilin içine gizlenmiş bir tabiat mucizesi adeta. Büklüm büklüm akarak Darlık Barajı ile buluşuyor. Etrafını boylu boyunca ağaçlar çevrelemiş. O kadar ki; güneş ışıkları ancak bu ağaçlardan geçerek ışık demeti halinde suya vurabiliyor. 
“Sahibini bilmeyen tek hayvan arı”
Muhtar Çelik’in oltası hep yanında. Arabanın bagajından çıkarıp iniyor dere kenarına, biz de hemen arkasından… Yazın derede hem balık tutup hem de yüzdüklerini söyleyen Çelik’le koyu muhabbete koyuluyoruz. Çevresindekilerin onu biraz ‘geveze’ bulduğunu ifade eden Çelik, “Çok sevdiğim bir abim ‘Sen cazgırsın, uyanıksın gel burada emlakçı ol’ dedi. Daha sonra gitmiş bana kart bastırmış ‘Cazgır Emlak’ diye. O gün bugündür resmi emlakçıyım” diye konuşuyor.
yaka köyü
Yaka deresinin kenarındaki gezintimizin ardından arı kovanlarını göstermek için evinin bahçesine götürüyor bizi Çelik. Geçtiğimiz günlerde arıların yaz bakımlarını yaptığını söyleyen genç muhtar, başına gelen bir olayı gülümseyerek anlatıyor: "Sahibini tanımayan tek hayvan hangisi diye sorsalar arı derim. Sen arılara o kadar özenle bakarsın ama en çok seni ısırır. Geçen bana da saldırdılar. Belki 50 tanesibirden. Hemen eve kaçtım. Kapıyı bacayı kapattık, canımı zor kurtardım."
Yaka'da bir gün nasıl geçiyor?
Köy yaşamına aşina olmayanlar için en merak edilen soruların başında hep ‘köyde vakit nasıl geçer’ sorusu geliyor. Şehrin hızlı temposuna alışan, boş zamanlarını AVM'lerde geçiren biz şehirliler için köyde yapacak uğraş bulamama korkusu ağır basar. Oysa gerçek hiç de öyle değil. Gelin, köyün bir gününü Yaka’da azalık yapan Mustafa Kurt’dan dinleyelim:
“Ben her sabah 5 buçukta kalkıyorum. Sabah namazını kıldıktan sonra saat 8'e kadar hayvanlarıntemizliği ile meşgul oluyorum. Hanımlaberaber hayvanları sağıyoruz. Saat 8 olunca, beraber kahvaltı yapıyoruz. Ondan sonra ben orman işine gidiyorum, hanımda köydeki işlere bakıyor. Akşam olunca da ertesi güne hazır olmak için istirahata çekiliyoruz."
Orman ve hayvancılık geçim kaynağı
Şile'de yüksekçe bir mevkide konumlanan Yaka, muhteşem doğası ile bir Karadeniz köyünden farksız. Köylülerin en büyük geçim kaynağının başında orman işleri ve hayvancılık geliyor. Geçimini hayvancılıkla temin eden köylülerden biri de Mehmet Bozkurt. Çocuğu ile birlikte hayvancılık yapan, doğma büyüme Yakalı Bozkurt, “4 tane çocuğum var, 3'ünü everdim. Şimdi bir oğlum kaldı yanımda. Ona da bir kız bulabilirsek evermek istiyorum" diyor.
yaka köyü
“Üretici değil aracı kazanıyor”
Yaka köyünde hayvancılık ile uğraşanların en büyük sıkıntısı iseürettikleri sütlerden hak ettikleri parayı kazanamamak. Çocuk yaşlardan bu yana hayvancılık ile uğraşan Arif Çancı, geçimini hayvancılık ile sağladığından ancak sütünü istediğifiyata satamadığından yakınıyor. Sütün kilosunu 1,10 liraya sattığını belirten Çancı,“İstanbul'daki insanlar aynı sütü 3 liraya içiyor. Üretici değil aracılar kazanıyor" diyor. Çancı her şeye rağmen hayatından memnun. Kendi işinin patronu olmaktan ise büyük zevk duyuyor.
yaka köyü
Haber: Kadir Günyol

Paylaşki Değeri Artsın :
Print PDF

Yükleniyor...

Son Yazılar

Köşe Yazarları

Popüler

Dış Kaynaklar

 
Support : Site Yaptır | Web Destek | Danışmanlık
Yazılım/Tasarım : ERSA
Copyright © 2013. İstanbul Haber Gazetesi - İstanbul'un Sesi
Ersa Tasarım
Copyright 2012 Site Oluştur | Bu Bir Er-Sa Markasıdır. Tasarım: Creating Website